
Yapay Zekanın Gölgesinde Bir Devrim Yaşanıyor!
İzmir Demokrasi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Vekili, iktisatçı ve aynı zamanda yapay zeka ve istihdam üzerine çalışmalar yapan Prof. Dr. Meltem İnce Yenilmez, yapay zekânın sadece teknolojik değil, toplumsal ve ekonomik etkileriyle de yeniden düşünülmesi gerektiğini vurgulayarak, "Yapay zekâya sahip olanlarla olmayanlar arasındaki fark, artık bilgiye ulaşmaktan değil, bilgiyi nasıl işlediğimizden doğacak," değerlendirmesinde bulundu.
Dünyanın en büyük devrimlerinden biri gözümüzün önünde yaşanıyor. Bir zamanlar bilim kurgu filmlerinin konusu olan yapay zekâ artık sadece teknoloji meraklılarının değil; öğretmenlerin, doktorların, çiftçilerin, hatta sanatçıların bile günlük hayatının ayrılmaz bir parçası. Yakın gelecekte, yapay zekaya sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki fark, tarihte ilk kez bilginin kendisinden değil, bilginin kim tarafından ve nasıl işlendiğinden kaynaklanacak. Bu, sadece bir teknolojik geçiş değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir yeniden yapılanma vaat ediyor. Peki, bu kontrolsüz yükseliş bize ne vadediyor ve hangi riskleri beraberinde getiriyor? İnsanlık olarak tarihin en kritik kavşaklarından birindeyiz: yapay zekayı yönetecek miyiz, yoksa onun tarafından mı yönetileceğiz?
İnovasyon ve Hayat Kurtaran Teknolojiler!
Yapay zekâ, insanoğlunun yeteneklerini sadece desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda güçlü bir çarpan olarak etkisini artırarak hayatımızın her alanında fark yaratma potansiyeli taşıyor. Sağlıkta devrim yaratarak, bir yapay zekâ sistemi yüz binlerce tıbbi raporu saniyeler içinde analiz edip kanser teşhisini %90’ın üzerinde doğrulukla koyabiliyor; bu da hekimlerin tanı sürecini hızlandırıyor ve hastalar için erken müdahale şansı doğuruyor. İklim kriziyle mücadelede de kilit rol oynayan yapay zekâ, hava durumu tahminlerini daha isabetli hale getirerek doğal afet risklerini azaltıyor ve enerji şebekelerinin verimliliğini optimize ederek karbon ayak izini düşürüyor. Eğitimde kişiselleştirmeye olanak sağlayarak, bireysel öğrenme stillerine göre özelleştirilmiş programlar sunuyor ve öğrencilerin güçlü ile zayıf yönlerini belirleyerek onlara özel içerikler sunup potansiyellerini maksimize ediyor.
Yaklaşan İşsizlik Fırtınası (mı?)
Her büyük güç gibi, yapay zekâ da kontrolsüz kullanıldığında ciddi tehditler oluşturabilir. Bu riskler arasında dijital gözetim ve manipülasyon öne çıkıyor. Büyük teknoloji şirketlerinin kişisel verilerimizi işleyerek tüketim alışkanlıklarımızı ve hatta politik kararlarımızı yönlendirdiği iddiaları artık teori değil, belgelenmiş gerçekler. Sosyal medya algoritmalarının bilgi akışını kişiselleştirmesi kutuplaşmayı artırıyor ve demokratik süreçleri zayıflatıyor. Bir diğer büyük tehdit ise yaygın işsizlik riski, yapay zekâ ile işsizlik arasında doğrudan bir bağ kurulmaya başlandı. Robotik ve otomasyon, rutin ve tekrarlayan görevleri hızla devralırken, “yerime makine gelecek mi?” sorusu artık sadece mavi yaka çalışanların değil; akademisyenlerin, doktorların, öğretmenlerin ve avukatların da gündeminde. McKinsey Global Institute[1]’a göre (2020), 2030 yılına kadar 800 milyona yakın küresel iş gücü otomasyon riski altında.
GELECEĞİ KİM ŞEKİLLENDİRECEK?
Yapay zekâ, insanlığı bir karar eşiğine getiriyor. Onu nasıl kullanacağımıza dair vereceğimiz kararlar, sadece teknolojik değil, aynı zamanda ahlaki, etik ve politik olacak. Kuralları bu noktada bizlerin belirlemesi çok önemli. UNESCO gibi uluslararası kurumlar, “insani yapay zekâ” çağrıları yaparak yapay zekanın insan odaklı, şeffaf ve sorumlu bir şekilde geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Avrupa Birliği gibi bazı bölgeler, şimdiden yapay zekayı etik kurallar çerçevesinde düzenlemeye yönelik kapsamlı adımlar atıyor. Ancak bu çabalar yeterli mi? Gelecek nesillerin özgürlüklerini ve insan haklarını koruyabilecek miyiz?
Bu, sadece hükümetlerin ve büyük şirketlerin değil, her bir bireyin sorumluluğunda olan bir mesele. Yapay zekâ okuryazarlığı, bu yeni çağda bireylerin manipülasyondan korunması ve dijital vatandaşlıklarını etkin kullanabilmeleri için hayati önem taşıyor.
SAHİP OLMAK DEĞİL, ANLAMAK ZORUNDAYIZ!
Yapay zekâ güçlü bir araç. Onu nasıl kullandığımız, neye dönüştüreceğimizi belirleyecek. Gelecek yapay zekâ ile şekillenecek; ancak o geleceği biz mi şekillendireceğiz, yoksa sadece izleyen mi olacağız? Bu soru, insanlığın önündeki hala en büyük belirsizliklerden biridir. Yanıtı, bugün atacağımız adımlarımızda gizli.